Sık Kullanılanlara Ekle


 
OMU SINIF ÖĞRETMENLİĞİ WEB SİTESİ
 
  Ana Sayfa
  Ziyaretçi defteri
  Atatürk
  Şiir Köşesi
  Magazin Köşesi
  Ders Planları
  Ders notları
  Ürettiklerimiz
  Video
  Resimler
  Oyunlar
  Faydalı Programlar
  Sinema
  İddaa Köşesi
  Kral fm
  Aşk Ölçer

SOSYAL BİLGİLER

DUYURU.
SEVGİLİ ARKADAŞLAR SOSYAL BİLGİLERDEN YAPTIĞIMIZ GÜNLÜK PLANLARI ozdemirali86@gmail.com ADRESİNE GÖNDERİRSENİZ SEVİNİRİM.TEŞEKKÜRLER...

<>



DEĞERLİ ARKADAŞLAR YENİ AÇILAN SİTEMİZ İÇİN İÇERİĞE İHTİYACIMIZ VARDIR BU KONUDA BİZE YARDIMCI OLURANIZ SEVİNİRİM..,

İRTİBAT: ozdemirali_61@hotmail.com ve ozdemirali@egitiyoruz.com.

Ders notları




Eğitim yönetimi



Eğitim merkez örgütünün tarih içerisinde geçirdiği değişimin incelenmesi; İmparatorluk ve Cumhuriyet dönemi olarak ele alınmıştır.

A. İMPARATORLUK DÖNEMİ

Osmanlı döneminden itibaren Cumhuriyetin ilânına kadar geçen sürede eğitim kurumlarının örgütlenmesine ilişkin bilgiler özetlenmiştir.

1. Geleneksel Osmanlı Eğitim Kurumlarının Örgütlenmesi

Osmanlı İmparatorluğu zamanında, devlet hizmetleri arasında kapsamlı bir eğitim yönetimi anlayışı bulunmamakla birlikte, Fatih Kanunnamelerinde “Şeyhülislam ulemanın reisidir” kuralı yer almış ve II. Mustafa, Şeyhülislam Feyzullah Efendi’ye bir fermanla “çocukların gerekli din bilgilerini almadan sanata verilmemeleri, medrese ve okul binalarının tamir ettirilerek harap olmaktan kurtarılmaları”1 buyruğu verilmiştir. Buna rağmen, eğitimde devlet hizmeti düşüncesi, dünyadaki gelişmelere paralel olarak gerçek anlamda Tanzimat döneminde gelişme kaydetmiştir. Tanzimata kadar süregelen eğitim kurumlarından, devlet hizmetine memur yetiştirenler, devletin çeşitli kademelerine, diğerleri vakıflara ya da cemaatlere bağlıdır. Bu eğitim kurumlarını şöylece gruplamak mümkündür2:

1. Temel eğitim kurumları,
2. Yaygın eğitim kurumları,
3. İş ve sanat eğitimi kurumları,
4. Memur eğiten kurumlar,
5. Askeri sınıfın eğitimi ile ilgili kurumlar,
6. Yüksek kademe yöneticilerin eğitimi,
7. İlmiye sınıfının eğitimi ile ilgili kurumlar.

Genellikle cami ve mescit yanında açılmış olan “mahalle mektepleri”nde yapılan temel eğitimde; din, ahlâk bilgileri, ibadet ve yetenekli çocuklara yazı ve hafızlık öğretiliyordu3.

Nevres Paşa
1863-1865

Yetişkin halka yönelik olan yaygın eğitim; cami, tekke, zaviye, dergâh gibi yerlerde din adamları ve cemaat büyükleri tarafından yapılırdı. Dinsel kaynaklar yanında geleneksel kültüre de dayanan bu eğitim türü “öğüt” ağırlıklı bir yöntemle yürütülür, buralarda dine ve devlete bağlılık duygusu pekiştirilirdi. Örneğin, müslüman halkın iş ve üretim mevsimi dışında bu yerlere gelmeleri, beş vakit namazda cemaate katılmaları sağlanırken, bu gelişmelerde yalnız ibadetle yetinilmez, dinsel/siyasal eğitim de verilirdi4.

İş ve sanat eğitimi kurumları, “lonca” türü örgütlerdi. Buraya çırak olarak giren çocuk ve genç hem meslek öğrenir, hem de ahlâk ve törelere yatkınlık kazanırdı5.

Devlet dairelerinin alt kademelerinde görev yapan memurlar, medreselerin alt sınıflarında, mahalle mekteplerinde ya da değişik yollarla okuma/yazma öğrenen kimselerdi. Alt kademeden işe giren bu memurlar, genellikle düzensiz hizmetiçi eğitimle eğitilerek zamanla terfi ettirilerek yükseltilmişlerdir6.

Askerlik eğitimi iki şekilde yapılmıştır. Birincisi, “devşirme” yöntemiyle toplanan, çoğu gayrimüslim çocukların, Türk-Müslüman ailelerin yanlarında Türk-İslam kültürünü almaya başlamaları daha sonra “acemi oğlan kışlalarında” örgün eğitime katılmaları sağlanmıştır. Bunların içerisinde en yetenekli olanlar, Sarayda yakın gözetim altında “Enderun Mektebi”nde, hem çıraklık, hem örgün eğitim sistemiyle yetiştirilmişlerdir. Devşirmelerden uzun bir eğitimden geçerek başarılı olanlar, devletin üst kademelerine kadar tırmanırken, başarı gösteremeyenler “Yeniçeri Ocağı”na ayrılarak sürekli/görevli asker yapılmıştır. İkincisi, tımarlı olanlarda; tımar sahipleri aynı zamanda asker de yetiştirmişlerdir. Savaş zamanlarında da Müslüman-Türk halktan gereksinime göre asker toplanıp eğitilmiştir.

Ahmet Cevdet Paşa
1874-1875

Yüksek yöneticiler, Enderun ya da ilmiye sınıfından sağlanmıştır. İlmiye sınıfı, medreselerden, medresenin daha gelişmişi olan ve genellikle başkentte örgütlenen külliyelerde yetiştirilmiştir. Oldukça özerk olan medreseler genellikle vakıflar eliyle yönetilmiştir. İlmiye sınıfı, Şeyhülislam aracılığı ile mesleki yönetimi etkilediği gibi, taşrada “kadılar” aracılığı ile “yargı” yetkisi kullanmıştır.

Bu eğitim kurumlarından doğrudan doğruya devlet örgütüne bağlı olanlar “Yeniçeri Ocağı” ve “Enderun”dur. Ötekilerin tamamı vakıflar eliyle yönetilmiştir7. Bu açıdan vakıf müessesesinin kültür tarihimizin tamamı üzerinde olduğu gibi eğitim tarihi açısından da son derece yararlı katkıları olmuştur.

2. Tanzimat Öncesi Yenileştirme Girişimleri

Ahmet Vefik Paşa
1872-1878

18’inci yüzyıl başlarında, savaşlarda ardı ardına yenilgiler, batı ile ister istemez kurulan ilişkiler, çağdaş uygarlığı tanıyan devlet adamları, devlet yaşamında bazı yeniliklerin gereğini ortaya koymuştur. Orduda yenileştirme girişimleri askeri eğitim kurumlarının durumunu gündeme getirmiştir. Askeri teknik okullar (mühendishaneler) ilk çağdaş eğitim kurumlarıdır. Bu kurumlar, ordu örgütüne bağlı olarak gelişmiş, bu gelişmeler Yeniçeri Ocağı’nın ve Enderun’un da sonunu getirmiştir. 1834 yılında Harbiye’nin, 1859 yılında Mülkiye’nin kuruluşu, bu gelişmelerin önemli halkalarını oluşturur.

Tanzimatın hemen öncesinde bazı ilginç gelişmeler olmuştur. Bu dönemde, II. Mahmut yenilikçi bir devlet başkanı olarak bilinmektedir. 1824 yılında İstanbul’da oturan erkek çocukların, ilkokulu (sıbyan mektebi) bitirmeden işe verilemeyeceği/alınamayacağını bir fermanla bildiren genç padişah, 1826 yılında taşralı çocuklar için de aynı zorunluluğu getirmiştir. Aynı yıl “Evkaf-ı Humayun Nezareti” kurularak, vakıfların merkezî yönetime bağlanması, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ve yine aynı yıl Askeri Bando (Mızıka-i Humayun)’nun kurulması ve başına Napolyon’un eski bando şefi Donizetti’nin getirilmesi gibi girişimler, eğitim ve kültür yaşamının merkezî otoriteye bağlanmasına doğru atılmış önemli adımlardır8. 1838 yılında kurulan ve sanayi ile ilgili işleri düzenleyip yürütmekle görevlendirilen “Meclis-i Umur-i Nafıa”, ekonomik yaşama paralel olarak eğitim konularında da bazı kararlar almıştır. Bu kararlar, hem eğitimin çağdaşlaştırılmasını sağlamış, hem de merkezî yönetime eğitim görevi yüklemiştir9. Bu çalışmaların asıl ürünlerini Tanzimat döneminde verdiğine ilişkin bilgiler ileriki bölümlerde yer almaktadır.

3. Tanzimatın İlk Yılları

Tanzimatın ilân edildiği 1839 yılında, vakıflar yönetimi içerisinde, ortaöğretim yönetimi anlamına gelen “Mekâtib-i Rüşdiye Nezareti” kurulmuştur. 1845 yılında eğitim işlerini görüşecek bir “Geçici Eğitim Kurulu” (Meclis-i Maarif-i Muvakkat) oluşturulmuştur. Bu kurul, eğitim sistemini ilk, orta ve üniversite sisteminde basamaklandırmıştır. Kurul, ayrıca kalıcı bir “Eğitim Kurulu” (Meclis-i Maarif-i Daimi) kurulmasına da karar vermiştir. Bu karar doğrultusunda 1846 yılında kalıcı bir “Genel Eğitim Kurulu” (Meclis-i Maarif-i Umumiye) kurulmuştur. Kurul, ilköğretimin (sıbyan derecesinde) zorunluluğu, dayağın eğitim kurumlarından kaldırılması, ilkokulu bitirme sınavlarının konulması ve başaranların ortaokula (rüşdiye) alınması gibi önemli kararlar alan, devlet kuruluşları içinde doğrudan doğruya ve sürekli olarak eğitim işlerini düzenlemekle görevli ilk kurul durumunda olmuştur. Bu doğrultuda görev yapacak olan “Okullar Genel Müdürlüğü” (Mekâtib-i Umumiye Nezareti) ise 8 Kasım 1846 tarihinde kurulmuştur10.

Yine bu dönemde üniversiteyi (darülfünun) kurup geliştirecek, onun için ders kitapları hazırlayacak, ülkede bilim ve yayın hayatını geliştirecek bir “Yüksek Danışma Kurulu” (Encümen-i Daniş) 1851 yılında kurulmuştur. Yerli ve yabancı uzmanlardan oluşan bu kurul, devlete bağlı olarak çalışmıştır. İlk toplantısını 18 Temmuz 1851 tarihinde yapan, kırk üyesi bulunan ve sürekli bir organ olarak kurulan bu kurul, verimli olamayarak, 1862 yılında kaldırılmıştır.

Bu aşamaya kadar eğitim hizmetlerinin dağınık ve parça parça yürütüldüğü görülmüştür.

4. Millî Eğitim Bakanlığı Merkez Örgütünün Kurulması

Islahat Fermanı’nın (1856), eğitim hizmetlerinin daha derli toplu ve ciddi biçimde yürütülmesini de kapsadığı söylenebilir. Ferman, “Bakanlar Kurulu” (Meclis-i Vükela) içinde bir de “Eğitim Bakanı” (Maarif Nazırı) bulunması gerektiğini belirtmiştir. Islahat Fermanı’nda Bakanlığın kurulma gerekçesi şöyle açıklanmıştır11:

Münif Paşa
1877-1891

“Batılı güçlü devletlere ve Hristiyan azınlıklara yurttaşlık hakları açısından yeni güvenceler vermek ve Avrupa devletleriyle daha yakın ilişkiler kurmak için yönetim organizasyonunda yeni düzenlemelere  gitme gereği doğmuştur. Bu amaçla, eğitim işlerinin daha büyük bir önemle ve Meclis-i Vükela’ya dahil bir “nazır” tarafından yönetimini sağlayacak olan “Maarif-i Umumiye Nezareti”nin kurulması kararlaştırılmıştır. 

Bu karar doğrultusunda, 17 Mart 1857 tarihinde “Eğitim Bakanlığı” (Maarif-i Umumiye Nezareti) kurulmuştur. Kuruluşundan dört yıl sonra, 3 Mart 1861 tarihinde Bakanlığın görevleri ile ilgili bir yönerge (talimat) hazırlanmıştır. Yönergeye göre; Bakanlığın görevleri özet olarak şöyle sıralanmıştır:

Kamel Paşa
1880-1881

1. Yüksek okul olan Harbiye, Tıbbiye ve Bahriye dışında kalan tüm okullar Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır,

2. Eğitim kurumları, ilkokul (sıbyan mektebi), ortaokul (rüşdiye) ve yüksekokullara ayrılmıştır,

3. İlkokul, müslüman ve müslüman olmayanlara göre ayrı ayrı olacak, öteki eğitim kurumları ortak olacak ve Türkçe eğitim yapacaktır,

4. Bir ileri öğrenime sınavla geçilecektir,

5. Öğretmenlik bir meslek olarak kabul edilecektir,

6. Önceden kurulan Eğitim Kurulu yanında değişik amaçlı, sürekli ve geçici kurullar da kurulabilecektir.

Bu doğrultuda, 10 Şubat 1864 yılında, Bakanın emri ile, ilköğretim (Mekâtib-i Sıbyan), orta ve yükseköğretim (Mekâtib-i Rüşdiye ve İlmiye) daireleri (genel müdürlükleri) kurulmuştur. 1866 yılında da ders kitaplarını hazırlamak üzere “Yayımlar Dairesi” (Telif ve Tercüme Dairesi) kurulmuştur. Böylece, yavaş yavaş hem genel müdürlükler oluşmaya, hem de yönetsel ve akademik işlevler ayrışmaya başlamıştır12.

5. Eğitim Sisteminin Genel Bir Yasaya Dayandırılması

Recaizade Ekrem Bey
1908

Devletin eğitim işlevlerinin çoğalıp karmaşıklaşması, batıdaki bilgi birikiminin algılanması, Türkiye’deki yabancıların ekonomik imtiyazlarına ilâveten Islahat Fermanı’yla birlikte okul açmaya başlamaları vb. etkilerle, eğitim sisteminin bir bütün olarak düzenlemeye kavuşturulması gereğini ortaya koymuştur. Otuz yıllık Tanzimat birikimi, bunu yapacak kadroları da oluşturmuştur. Eğitim Bakanı Saffet Paşa’nın öncülüğünde hazırlanan ve bugünkü Millî Eğitim Temel Kanunu niteliğinde olan “Genel Eğitim Tüzüğü” (Maarif-i Umumiye Nizamnamesi), 1 Eylül 1869 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Fransa örneğine göre düzenlenen ve günümüzde de geçerli olan sistemin çekirdeği niteliğindeki 189 maddelik tüzük, eğitim örgütüne ve yönetimine de yer vermiştir. Tüzük ile; eğitim hakkı, eğitim yönetimi, eğitim sisteminin (okul kademeleri) belirlenmesi, eğitim ödenekleri, öğretmen yetiştirme ve yerleştirme, taşra örgütü ve sınav sistemleri vb. konular düzenlenmiştir.

Tüzük, vakıflara bağlı ve yükseköğretim niteliğindeki medreseler dışındaki tüm eğitim hizmetlerinin gözetim ve denetimini devlete yüklemiştir (madde 1). Bakanlığın merkez örgütü, Bakanın emrindeki “Eğitim Yüksek Kurulu” (Meclis-i Kebir-i Maarif)’dur (madde 131). Bu kurul, birisi yönetim, diğeri ise eğitim işleriyle görevli (madde 133-141)13 iki daireden oluşturulmuştur. Bu kurullar, müslüman ve müslüman olmayanlardan teşkil edilmiştir. Yürütme görevlerinin iyice belirlenip, gruplanmadığı anlaşılmaktadır. İşlevsel ayrılmalar daha sonra olacaktır.

6. Anayasalı Dönem

1876 tarihinde yürürlüğe giren I. Meşrutiyet Anayasası (Kanun-i Esasî), eğitimle ilgili şu düzenlemeleri getirmiştir (sadeleştirilmiştir)14:

Öğretim serbesttir. Özel yasasına uymak koşuluyla her Osmanlı genel ve özel öğretime yetkilidir (madde 15). Osmanlı bireylerinin tümüne öğretimin ilk aşaması zorunlu olacak ve bunun ayrıntısı özel olarak düzenlenecektir (madde 14). Bütün okullar devletin gözetimi altındadır. Osmanlı uyruğunun eğitimi birlik ve bütünlüğü hedefleyecek, ancak, değişik halkların inançlarıyla ilgili noktalara zarar verilmeyecektir (madde 16).

Genel Eğitim Tüzüğü (1869), Anayasalı dönemde de yürürlükte kalmış ve birçok kuralı II. Meşrutiyet döneminde de işletilmiştir. Bakanlık merkez örgütü, 1879 yılında beş daireye (genel müdürlüğe) ayrılmış, her eğitim basamağı bugünkü anlamıyla bir genel müdürlük olarak düşünülmüş ve düzenlenmiştir. Eğitim Yüksek Kurulu (Meclis-i Kebir-i Maarif)’nun “Yönetim Dairesi” üyelerinden her birisi, bir eğitim dairesinin başına getirilmiştir. Yönetim Dairesi, “Müdürler Kurulu”na benzer bir organdı. Eğitim daireleri yanında, “Yayımlar Dairesi” (Telif ve Tercüme Dairesi) kurulmuş; ancak bu daire 1882 yılında kaldırılarak, yerine baskı yönetiminin anlayışına uygun bir tür “sansür” dairesi olan “Encümen-i Teftiş ve Muayene” dairesi kurulmuştur. Bu daire, şiddeti giderek artan baskı rejimine uygun olarak güçlenmiştir. Bununla da yetinilmeyerek, 1903 yılında, bu daireden din kitaplarının denetimi alınarak, din adamlarından oluşan bir kurula devredilmesi ile Encümen-i Teftiş ve Muayene ve Kütüb-ü Diniye ve Şer’iye Tetkik Heyeti şeklinde iki ayrı sansür organı oluşmuştur15:

Bu oluşumla II. Meşrutiyet Dönemine gelinmiştir.

7. II. Meşrutiyet Dönemi

Dr. Nazım Bey
1918

Genel Eğitim Tüzüğü, iyi düzenlenmiş olmasına rağmen, uygulanma fırsatı pek olmamıştır. Ancak, II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemindeki düzenlemelere kaynaklık ettiği söylenebilir. Tüzükte düzenleyici ve yürütücü görevler ayrımı açık değildir. O dönemde uygulama imkânı olmadığı için pek tartışılmamış, koşulları daha elverişli olan II. Meşrutiyet döneminde irdelenmeye ve tartışılmaya başlanmıştır. Bu dönemde, özellikle yürütücü birimler geliştirilmeye çalışılmıştır. Palyatif olarak yapılan düzenlemeler, 1911 tarihli “Eğitim Örgütü Tüzüğü” (Maarif-i Umumiye ve Teşkilâtı Nizamnamesi) ile bütüncül bir yapı kazanmaya başlamıştır. 1914 yılında yeniden gözden geçirilen örgüt tüzüğü, Cumhuriyet dönemindeki gibi bir yapılanmayı göstermiştir. Tüzük, yürütücü birimler yanında, yeniden “Telif ve Tercüme Heyeti”ni getirmiştir. Ancak, bu organ bir süre sonra yine kaldırılmış ve “Yüksek Danışma Kurulu” (Meclis-i Kebir-i Maarif) yeniden kurulmuştur. Bu yüksek kurul, hem Talim ve Terbiye Kurulu’nun, hem de Eğitim Şûrası’nın işlevlerini yüklenmiş gibi görünmekle birlikte bu kurula, müfettişler ve yabancı okulların yönetimi de bağlanmıştır. Meslek eğitimi ve teknik eğitim ise işletmelere, yerel yönetimlere bırakılarak, merkez örgütünün dışında tutulmuştur.

II. Meşrutiyet dönemi sonunda Eğitim Bakanlığı (Maarif Nezareti) merkez örgütü şu birimlerden oluşmuştur16:

1. Tedrisatı İptidaiye Dairesi (İlköğretim Dairesi),

2. Tedrisatı Taliye Dairesi (Ortaöğretim Dairesi),

3. Tedrisatı Aliye Dairesi (Yükseköğretim Dairesi),

4. Mekatibi Hususiye Dairesi (Özel Okullar Dairesi),

5. Tahrirat Dairesi (Yazı İşleri Dairesi),

6. Muhasebat Dairesi (Saymanlık Dairesi),

7. Sicil İşleri Dairesi,

8. İstatistik Dairesi,

9. Levazım Dairesi (Ders Araçları Dairesi),

10. Evrak Dairesi.

Kısa sürmesine rağmen, II. Meşrutiyet dönemi Cumhuriyet Dönemi’nde eğitim alanında yapılan eğitim reformlarının fikir ve hareket kaynağını oluşturmuştur.

B. CUMHURİYET DÖNEMİ

Dr. Rıza Tevfik bey
1919

Cumhuriyetin ilânından günümüze kadar geçen dönemde Millî Eğitim Bakanlığı merkez örgütünün geçirdiği yapısal değişim incelenirken, hafızalarda iz bırakan bir nevi dönüm noktası olan belirli yıllar saptanmıştır. Bunlar sırasıyla şöyledir: 1920-1924 arası; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından, Cumhuriyetin ilânı ile devrim kanunlarının çıkarılmasına kadar geçen süreyi, 1924-1938 arası; Tevhîd-i Tedrisat Kanunu’nun çıkarılmasından başlayarak Atatürk’ün vefatına kadar geçen süreyi, 1938-1960 arası; Atatürk’ün ölümünden Plânlı kalkınma yıllarının başlamasına kadar geçen süreyi, 1960-1970 arası; 27 Mayıs 1960 Askerî Yönetimi ile Plânlı dönemin başlangıcını da içine alan ve 12 Mart 1971 Askerî Müdahalesine kadar geçen yılları, 1971-1980 arası; 12 Mart 1971 Askerî Müdahalesi de dahil 12 Eylül 1980 Askerî Harekâtına kadar geçen yılları, 1980-1983 arası; Askerî yönetimin hakim olduğu süreyi, 1983-2003 arası; 12 Eylül 1980 Askerî Harekâtından sonraki ve en son Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunla oluşturulan örgüt yapısını da içeren dönemdir.

1. 1920-1924 Arası

Mustafa Reşit Paşa
1920

23 Nisan 1920 tarihinde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde on bir bakanlıktan oluşan ilk Bakanlar Kurulu, 2 Mayıs 1920 tarihinde üç nolu kanunla kurulmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı’na 6 Mayıs 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce Dr. Rıza Nur seçilmiştir.

9 Mayıs 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde okunan Bakanlar Kurulu programında eğitimle ilgili belirlenen ilk hedefler şunlar olmuştur17:

* Eğitimi dini ve millî bir duruma koymak,

* Eğitimi, hayat savaşında çocukları başarılı kılacak, dayanaklarını kendi varlıklarında bulduracak güç, girişim ve kendine güven gibi nitelikler verecek, üretici bir düşünce ve bilinç uyandıracak bir seviyeye ulaştırmak,

* Öğretimi tüm okullarımızda bilimsel, modern olan temeller ve sağlık kurallarıyla yeniden düzenlemek ve programlarını düzeltmek,

* Milletin şahsiyetine, coğrafya ve iklimimizin şartlarına, tarih ve geleneklerimize, sosyal bünyemize uygun bilimsel ders kitapları meydana getirmek,

* Halk kitlesindeki sözcükleri toplayarak dilimizin büyük sözlüğünü yapmak,

* Millî ruhu geliştirecek tarihî, edebî ve sosyal eserleri uzmanlarına yazdırmak,

* Eski eserleri kütüğe geçirmek ve korumak,

* Doğu ve Batının bilim ve fen kitaplarını dilimize çevirmek,

* Elde bulunan okulları iyi yönetmek.

Kısacası, bir milletin hayatının ve varlığının korunması için en önemli etken olan millî eğitim işlerinde dikkat ve özel bir çaba ile çalışmanın gerekliliği vurgulanmıştır.

Görüldüğü gibi bu program ile  ileride ele alınacak bir çok işlerin daha o günden tasarlandığı, fakat henüz savaş şartlarının devam etmesi sebebiyle, şimdilik  mevcut eğitim kurumlarını idare etmekle yetinileceği ifade edilmektedir. Programda, Osmanlı devleti zamanında yapılan çalışmalarda, padişaha sunulan önerilerde, hatta padişah emirnamelerinde pek rastlanmayan “millî şuuru geliştirici kitapların yazdırılması” ifadelerinin ilk defa yer aldığı görülmektedir.

İlk Bakanlık örgütü; 1) Program Heyeti, 2) İlk Tedrisat Müdürlüğü, 3) Orta Tedrisat Müdürlüğü, 4) Hars (Kültür) Müdürlüğü, 5) Sicil ve İstatistik Müdürlüğü olmak üzere beş birimden oluşturulmuştur.

Dr. Rıza Nur Bey
1920

Bu yapılanmaya bakılınca; danışma birimi (Program Heyeti), asıl hizmet birimleri (Tedrisat Daireleri ve Hars Müdürlüğü) ve tek yardımcı hizmet birimi olarak Sicil ve İstatistik Müdürlüğü (personel işleri) görülmektedir. Kurtuluş savaşından sonra İstanbul’daki “Maarif Nezareti” kaldırılmış, “Maarif Vekaleti Merkez Örgütü” ise genişletilip, geliştirilmiştir. Merkez örgütünde, bu geliştirme sonucu önceki birimlere ilaveten; Müsteşarlık, Yükseköğretim Dairesi, Teftiş Heyeti, Telif ve Tercüme Dairesi, Özel Kalem ve Evrak Dairesi18 gibi birimler kurulmuştur. Böylece danışma/asıl hizmet ve yardımcı hizmet birimlerinin oluşturulduğu görülmektedir.

2. 1924-1938 Arası

Kurtuluş savaşından sonra yıkılan ülkeyi yeni baştan kurmak için, diğer toplumsal kurumlarda olduğu gibi, eğitim kurumunda da Türkiye Devrimi’nin birer parçası olarak değişik kurumlara bağlı olan öğretimdeki dağınıklığı ortadan kaldırmak ve öğretimi Devlet’in denetimi altına sokmak için, 3 Mart 1924’te çıkarılan 430 sayılı Öğretim Birliği Yasası (Tevhîd-i Tedrisat Kanunu), eğitimle ilgili olarak aşağıdaki şu maddeleri içermektedir.

Madde 1- Türkiye dahilindeki bütün müessesâtı ilmiye ve tedrisiye Maarif Vekâletine merbuttur,

Madde 2- Şer’iye ve Evkaf Vekâleti veyahut hususi vakıflar tarafından idare olunan bilcümle medrese ve mektepler Maarif Vekâletine devir ve raptedilmiştir,

Madde 3- Şer’iye ve Evkaf Vekâleti bütçesinde mekatip ve medârise tahsis olunan mebâliğ Maarif bütçesine nakledilecektir,

Madde 4- Maarif Vekâletine, yüksek dîniyat mütehassısları yetiştirilmek üzere Dârülfünun’da bir İlahiyat Fakültesi tesis ve imamet ve hitâbet gibi hidemâtı dîniyenin ifası vazifesiyle mükellef memurların yetişmesi için de ayrı mektepler küşat edecektir,

Madde 5- Bu kanunun neşri tarihinden itibaren terbiye ve tedrisâtı umumiye ile müştegil olup şimdiye kadar Müdafaa-i Millîye’ye merbut olan askerî rüştî ve idadîlerle Sıhhıye Vekâletine merbut olan Dârüleytamlar, bütçeleri ve heyeti talimiyeleri ile beraber Maarif Vekâletine raptolunmuştur. Mezkûr rüştî ve idâdilerde bulunan heyeti tâlimiyelerin ciheti irtibatları âtiyen ait olduğu Vekâletler arasında tahvil ve tanzim edilecek ve o zamana kadar orduya mensup olan muallimler orduya nispetlerini muhafaza edecektir.

3 Mart 1924 tarihinde çıkarılan “Devrim Kanunları” daha sonra yürürlüğe giren 1924 Anayasası çağdaşlaşma ilkelerini hazırlamıştır. Rejimi çağdaş ilkelere dayandıran bu düzenlemeler, siyasal kültürle ve eğitimle doğrudan doğruya ilgilidir. Din İşleri Bakanlığı (Evkaf ve Şer’iye Vekaleti)’nın kaldırılması, eğitim birliğinin sağlanması, Bakanlık merkez örgütünün oluşumunu doğrudan doğruya etkileyen gelişmelerdir. 1924 Anayasası, bu ilkeler ve felsefî temellerin ışığında, şu kuralları getirmiştir: Hükümetin gözetimi ve denetlemesi altında ve kanun çerçevesinde her türlü öğretim serbesttir (madde 80). Kadın erkek bütün Türkler ilköğretimden geçmek ödevindedirler (madde 87)19.

Cumhuriyet döneminde Heyet-i İlmiye ve Eğitim Şûrası adı ile resmî eğitim toplantıları yapılarak eğitim-öğretim konuları tartışılmış, böylelikle eğitimde bazı temel ilkelerin tespitine çalışılmıştır.

Hamdullah Suphi Tanrıöver
1920-1921, 1925
(İki Dönem)

1923-1926 arasında üç kez toplanan “Bilim Kurulları” (Heyeti İlmiye) nın çalışmaları arasında Genel Eğitim Yasası (Maarifi Umumiye Kanunu)’nın hazırlanması, Millî Eğitim örgütünün ve eğitim sisteminin düzenlenmesi de bulunuyordu20. Temmuz 1921’deki Maarif Kongresi dışında, ilk kez benzeri bir toplantı I. Heyet-i İlmiye adıyla Temmuz 1923’te yapılmıştır. İkincisi Nisan 1924’te, üçüncüsü Aralık 1925-Ocak 1926’da yapılmıştır. 1926’da Talim ve Terbiye Dairesi’nin kurulması üzerine, bundan böyle bu tür çalışmalar yapmak bu dairenin görevi sayıldığından başka Heyet-i İlmiye toplantıları yapılmamıştır.

1925 yılı sonlarında göreve başlayan Millî Eğitim Bakanı Mustafa Necati, devrim ilkeleri ile eğitim birliğinin ışığında yeni bir sistem ve yeni bir örgütlenme için önemli adımlar atmıştır.

Dini okullar kaldırılmış ve tüm okullar merkeze bağlanmıştır. Ancak, sağlık okullarının ve askerî okulların Maarif Vekâleti’ne aktarılması sağlanamamıştır.

Bakan, Genel Eğitim Yasası çalışmalarından sonuçlanan bölümleri, 22 Mart 1926/789 tarih sayılı “Maarif Teşkilâtına Dair Kanun” adı altında yasalaştırmıştır. Söz konusu Kanun’un amacı şöyle belirlenmiştir: “Türk ulusunu hür düşüncenin hakim olduğu bir hava içinde bilgi, sanat, teknik ve refah derecesi bakımlarından batı uygarlığı seviyesine yükseltmek, Türk ulusunun sahip olduğu millî, ahlâkî, insanî üstün değerlerini geliştirmek, onu batı uygarlığının yapıcı, yaratıcı seçkin bir ortağı haline getirmek”.

Bu yasa, örgütlenmeden çok, sistemi kurmuş ve bazı önemli kurumları getirmiştir. Yasa iki danışma organı getirmiştir: “Dil Heyeti” (madde 1) ve “Talim ve Terbiye Dairesi” (madde 2). Daha sonra, Mustafa Necati’nin, örgüte “Güzel Sanatlar Kurulu” (Sanayii Nefise Encümeni) ve “Yapı İşleri Dairesi” ve “Sağlık Dairesi” gibi birimleri de eklediği görülür. Bir “Maarif Şûrası Talimatnamesi” de çıkarmış, bu şûra 1939 yılına kadar toplanamamıştır. Talim ve Terbiye Kurulu’na bağlı Yayım Müdürlüğü (Neşriyat Müdürlüğü) zamanla gelişip genel müdürlüğe dönüşmüştür21. 1926 yılında kurulan “Mektep Müzesi” ayrı bir müdürlük olarak 1946’ya kadar varlığını sürdürmüştür.

Mustafa Necati Uğural
1925-19291

Bu sırada, “Teftiş Kurulu” güçlendirilmiş ve 25.6.1927/1164 tarih sayılı yasa ile İçişleri Bakanlığına bağlı olarak kurulan “Genel Müfettişlik” örgütüne Millî Eğitim Bakanlığı “Müşavir Müfettiş” vermiştir. Bu sistem 1946’dan sonra işlemez olmuş ve 21.11.1952/5990 tarih sayılı yasa ile Genel Müfettişlik kaldırılmıştır22.

789 sayılı yasa, taşrada “bölge” sistemini de getirmiştir. İller gruplanarak “Maarif Mıntıkaları” oluşturulmuş ve her mıntıkanın başına bir de “Maarif Emini” verilmiştir (madde 20). 29.6.1927/5260 tarih sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan “Maarif Eminlikleri Talimatnamesi” ile önce on bir, sonra on üç mıntıka oluşturulmuşsa da, Fransız eğitim sisteminden alınan bu uygulama 1931/1834 tarih sayılı yasa ile kaldırılmıştır23.

Vasıf Çınar
1924, 1929 (iki dönem)

Genel Eğitim Yasası’nın çıkması gecikmişse de, Mustafa Necati değişik düzenlemelerle örgütsel yapıyı geliştirmeye çalışmış, özellikle “organlaşmayı” sağlamıştır. Şöyle ki: İlmî danışma organı Talim ve Terbiye Kurulu, yürütme organı Müdürler Kurulu, denetim organı Teftiş Kurulu. Bu organlar Bakan’ın ya da Müsteşar’ın başkanlığında toplanıp çalışmalarını sürdürmüştür. 1930 tarih ve 1702 sayılı yasa24 ile bir de “İnzibat Komisyonu” (Disiplin Kurulu) kurulmuştur (madde 40). Bu görevi de büyük ölçüde “Müdürler Kurulu” yapmıştır.

Tahsin Bangooğlu
1948-1950

Ülkede tek parti yönetiminin devlet yaşamına tüm ağırlığını koymasıyla yasal düzenlemeler de hız kazanmıştır. Cumhuriyetin 10. yılı olan 1933 yılında, “Maarif Vekaleti ve Merkez Teşkilâtı ve Vazifeleri Hakkında Kanun” (2287 sayılı yasa) çıkarılmıştır. Üniversiteler Bakanlığa bağlanarak “reform” çalışmaları hızlandırılmış, Türk Dil ve Türk Tarih Kurumları, kuruluşlarını tamamlayıp, çalışmalarını hızlandırmış, meslek eğitimi ve teknik eğitim, Millî Eğitim Bakanlığı merkez örgütünde temsil edilmiştir. Bu dönemde, Millî Eğitim Bakanlığının yükü artmış, işlev türü genişlemiştir. 1923’ten beri bir türlü çıkarılamayan örgüt yasası çıkarılmıştır.

1933/2287 tarih sayılı yasa, Millî Eğitim Bakanlığı merkez örgütünü şu birimlerden oluşturmuştur:

1. Müsteşarlık (madde 2)

2. Maarif Şûrası (madde 3)

3. Millî Talim ve Terbiye Heyeti (madde 9)

4. Teftiş Heyeti (madde 10)

5. Genel Müdürlükler ve çeşitli hizmet birimleri.

Bu yasanın da üçlü “organlaşmayı” ihmal etmediği görülmektedir. “Müdürler Encümeni” kurula bağlanmıştır (madde 29). 2287 sayılı yasa birkaç yıl içinde çıkarılan ekler ve değişiklik yasaları ile geliştirilerek 9.6.1937/3225 tarih sayılı yasa ile tamamlanmış ve aşağıdaki birimler oluşturulmuştur:

1. Müsteşarlık

2. Millî Eğitim Şûrası

3. Talim ve Terbiye Kurulu

4. Teftiş Kurulu

5. İlköğretim Genel Direktörlüğü

6. Ortaöğretim Genel Direktörlüğü

7. Yükseköğretim Genel Direktörlüğü

8. Erkek ve Teknik Öğretim Genel Direktörlüğü

9. Güzel Sanatlar Müdürlüğü

10. Özel Okullar Direktörlüğü

11. Beden Eğitimi ve İzcilik Direktörlüğü

12. Yayın Direktörlüğü

13. Antikite ve Müzeler Direktörlüğü

14. Kitapsayarlar Direktörlüğü

15. Okul Müzesi Direktörlüğü

16. Özlük İşleri Direktörlüğü

17. Özel Büro

18. Yapılar Dairesi

19. Gereç Direktörlüğü

20. Arşiv Direktörlüğü

21. Seferberlik Direktörlüğü

Hasan Ali Yücel
1938-1946

Yasanın; danışma, ana hizmet, yardımcı hizmet ve denetim birimlerini getirdiği görülmüştür. Dikkati çeken iki nokta da şu olmuştur: Sanayi plânlarının gereği olarak, meslekî ve teknik eğitim önem kazanarak, merkez örgütünde temsil edilmiştir. Eğitimdeki merkezîleşme böylece tepe noktasına ulaşmıştır. Uygulamaya dönük, dinamik bir yapıda olması gereken bu eğitim türünün, tam sanayi plânları döneminde merkezîleşerek ağırlaşması bazı güçlükleri beraberinde getirmiştir. Savaşın gündeme gelişi ile de “seferberlik” ve “izcilik” işleri önem kazanmıştır. Bu yapının, Cumhuriyet dönemindeki öteki örgütlenmelere çekirdek oluşturduğu söylenebilir. Diğer yandan, birimlerin artması, temel eğitim işlevlerine göre değil, işlemlere göre bir ayrışmanın başladığı görülmektedir.

3. 1938-1960 Arası

Millî Eğitim Bakanlığı’nın giderek artan iş yükü, özellikle meslek eğitimi ve teknik öğretimin önem kazanması, köy enstitülerinin kurulup gelişmesi, güzel sanatlar alanındaki gelişmeler, danışmanlık alanının gelişmesi gibi etkenler, çok geçmeden merkez örgütünün yeniden düzenlenmesini gerektirmiştir. 2287 sayılı yasa, 22.9.1941/4113 tarih sayılı yasa ile yapılan eklerle, meslek eğitimi tekrar ele alınmıştır. “Meslekî ve Teknik Öğretim Müsteşarlığı” kurulmuş ve ona bağlı genel müdürlükler ve yeni birimler oluşturulmuştur.

Ancak, bu düzenlemelerin, hayata dönüklük boyutundan çok merkezde bürokratik yapılanmanın artışı yönünde olduğu bilinmektedir. Türkiye’nin Birleşmiş Milletlere girişi, Nato türü bir ittifaka girme zorunluluğunun artması, çok partili yönetim düzenine geçmesi, üniversite özerkliğinin tekrar gündeme gelmesini zorlamıştır.

1946 yılında yeni bir yasal düzenlemeye gidilerek 10.6.1946/4926 tarih sayılı yasa ile Bakanlık merkez örgütünün görünümü şöyle olmuştur25:

1. Müsteşarlık

2. Meslekî ve Teknik Öğretim Müsteşarlığı

3. Talim ve Terbiye Dairesi

4. Teftiş Kurulu

5. İlköğretim Genel Müdürlüğü

6. Ortaöğretim Genel Müdürlüğü

7. Yükseköğretim Genel Müdürlüğü

8. Güzel Sanatlar Genel Müd

ozdemirali_61@hotmail.com  
   
power türk  
 
www.kalislilar.tr.gg
www.eklesene.net - sitene radyo ekle www.eklesene.net - sitene radyo ekle www.eklesene.net - sitene radyo ekle
 
HABERLER  
   
 
   
Çok Satan Kitaplar  
   
Bugün 1 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol